Çitlice

0
1633

Konumu

Çitlice Mahallesi, doğusu Karakışla, kuzeydoğusu Aşağı Kospınar, kuzeyi Yukarı Kospınar, kuzeybatısı Yeşildere Mahalleleri ve dar bir alanda Kumru ilçesi, güneybatısı Belâlan, güneyi Çayırkent Mahallesi’nin Fatih Mevkisi, güneybatısı Tepealan Mahallesi’nin Güllü Mevkisi ile çevrilidir. Çitlice Mahallesi’nin ilçeye uzaklığı ise 11-12 Km arasındadır.

çitlice2

Tarihi Coğrafyasının Alt Yapısı

Çitlice Mahallesi, 1642 yılında yapılmış Canik Sancağı Avarız Defterleri’nde, Çit- lüce Köyü olarak karşımıza çıkmaktadır. 1642 yılında Keşderesi Kazası sınırları içerisinde ve Keşderesi Kazası’nın 12 (on iki) köyü içerisinde bulunmaktadır. Çitlice Köyü’nün, 1576-1638 yılları arasında Depeköy (Güllü Köyü) Çitlüce, Çayıralan Köyleri ile birlikte ortaya çık­tığını görmekteyiz. Osmanlı Avarız Defterleri’nde Çitlüce olarak geçen köyde, ekonomik faa­liyet olarak daha çok hayvancılık ön planda olmalıdır. Muhtemelen XVI. asrın sonları ile

1.asrın başlarında kurulan Çitlice Mahallesi, köyden çok, birkaç haneden oluşan yerleşim yeri olarak ilk çekirdeklerinin atıldığı, bir devre olarak karşımıza çıkmaktadır.

1642 yılında 10 haneye sahip olan köyün, 2 hanesi askeri, diğerleri köylü haneden oluşmaktadır. 1576-1642 yılları arasında 66 (altmışaltı) yıllık süreç de çok önemli olaylar olmalı ki Kazâ-i Keşderesi sınırları içerisindeki tüm köylerde hane sayısı 841’den, % 92,2 ora­nında düşerek 66 haneye inmiştir. Korgan’ın diğer köylerinde nüfus azalması yaşanırken Çitli­ce Köyü yeni kurulmuş ve 10 haneden oluşan bir köy olarak karşımıza çıkmaktadır.

Molla Veliler, Niksar Yöresi’nden sahile doğru göç ederken, şimdiki Çitlice Mahal- lesi’nin Başalan Mevkii’ne akşamüstü gelirler ve burada bir süre kalmaya karar veririler. Ba­rınmak için de orada bulunan malılardan çit yaparlar. Başalan Mevkii’nde göç kafilesinden iai hane kalmaya karar verir. Böylece Çitlice Mahallesi’nin temeli atılır. Daha sonraları buraya diğer aileler de gelirler. Çitlice Köyü, Osmanlı kayıtlarında ilk kez 1576- 1638 yılları arasında geçmektedir. Köy ‘ün XVI. asrın sonlanda ya da XVII. asaın başında iuralduğa düşünüldü­ğünde, Molla Veliler kabilesinin Çitlice Köyü ‘nün Başalan Mıntıkası ‘na XVII. asrın ilk çeyre­ğinde geldiği kanısına varılabilir. Yöre halkı, Osmanlı Devleti’ndeki yaşanan olumsuzluklara karşı olarak 73 hem devlet otoritesinden, hem de eşkıyaların şerrinden korunmak için daha gü­venli ve emin gördükleri yüksek, dağlık, engebeli, sarp yerlere, orman içi ve kenarlarına yer- leşmiştir.74 Buna bir de iklim şartlarındaki değişim eklenince, Çitlice Mahallesi’nin önemi da­ha da artmaktadır. Çitlüce Mahallesi ‘nin  bu dönemde hayvancılıkta ileri düzeyde olduğu görülür. Çitlice Mahallesi, bulunduğu konum gereği sürekli göç alan bir köy durumuna gelir.

1.asrın sonları ve XIX. asrın başlarında büyük göç dalgasına sahne olur. Köy, hem iç böl­gelerden özellikle Sivas’ın Yıldızeli Yöresi’nden, hem de sahil kesimden göç alır. Göç dalgası ile Sivas Yıldızeli’nden, Belâlan Köyü’nün Akıncı Evliyası Kütük Tepe Mevkii’ne on yedi hane gelir. Mahallesi’nin bugünkü yerleşimin tarihi alt yapısı bu dönemde tamamlanır.

1837 yılında yapılan idari yapıdaki değişiklikle Çitlice Köyü, Çayıralan Köyü ile birleştirilerek Çayıralan ve Çitlice Köyü adı verilmiştir.77 Bu dönemde şimdiki Belâlan Köyü’nün doğu yakasındaki yerler Çitlice Köyü sınırları içerisindedir. Başka bir ifadeyle Belâlan Köyü, Çitlice ile Çayıralan Köyleri’ne sınırdır. Bu dönemde bu büyük köyde Hınoğlu Hasan ile Halim oğlu Kara Ali, muhtar olarak atanırlar. Kırım oğlu Mustafa Efendi’nin de imam olarak atandığı görülmektedir.

Aynı zamanda bu köy, halk arasında kahramanlık destanlarına, türkülerine konu olmuş Hekimoğlu Halil ibrahim‘in uzun yıllar saklandığı sevdiği-sevdalanmağı Narin ile ya­şadığı köydür. Hekimoğlu, Tepealan Mahallesi’nde öldürülen yeğenleri Büyük ve Küçük Mehmet’in intikamını almak amacıyla Gedik Halil ile hemen harekete geçer. Önce Çitlice Kö- yü’ndeki Narin Hanım’ın yanına uğramak sonrasında da Tepealan Köyü’ne geri dönmek ister. Hekimoğlu’nun Çiftice Köyü’ne geleceğini anlayan devlet yetkilileri, Hekimoğlu yakalamak için harekete geçer. Devlet yetkilileri, Hinoğluları İsmail Efendi’ye Hekimoğlu’nu ya teslim etmesini ya da onu Çitlice Köyü’nde vurulacağı haberini gönderirler. İsmail Efendi, halkın bü­yük bir kısmı tarafından sevilen bir yiğidin öldürülmesinin ortaya çıkaracağı olumsuz durumu bildiği içiy kendi köyünde vurulmasına müsaade etmeyeceğini bildirir. Bunun üzerine devlet yetkilileri ve İsmail Efendi, Çiftice Köyü muhtarını çağırır. Hekimoğlu’nun Tepealan Köyü üzerinden geleceği öğrenilir. Çitlice Köyü muhtarının planıyla Hekimoğlu’nun şimdiki Tepe­alan Mahallesi Güllü Mevkisi’ndeki Tikenoğlu Deresi Mevkii’nde o zaman Tepealan Köyü muhtarı Kıralioğlu Hasan’ın evine girmesi sağlanır. Çatışmada Gedik Halil vurulur, Hekimoğ­lu aldığı ağır yaralara rağmen Tepealan Köyü’nden bir hayli uzaklaşır. Yolda öldüğü ya da kır serdarları tarafından yaralı iken öldürüldüğü ifade edilmektedir. Hekimoğlu ile Gedik Ali’nin cesetleri, at üzerinde Fatsa’ya getirilerek yetkililere teslim edilir.

Çitlice Mahallesi ile Yukarı Kospınar Mahallesi’nin ana yoldan yaklaşık 600 metre yolun güneyinde Uludere Vadisi’nin batı yamacında halkın acı su dediği içme suyu bulunur. Uludere Vadisi Çitlice Mahallesi ile Yukarı Kospınar Mahallesi’nin doğal sınırını oluşturur. 1969 yılında Kospınar Köyü İlkokulu öğretmen ve öğrencilerin yapmış olduğu bir gezi esna­sında bulunur. Hemen acı suyun olduğu yere bir çeşme yapılır. Acı suyun taş düşürdüğü, hazmı kolaylaştırdığı deri hastalıklarına iyi geldiği iddia edilmektedir. Fakat arazinin eğimli ve enge­beli bir yapıya sahip olması nedeniyle ulaşımı zordur. Bu nedenle pek tanınmaz. Mahalle muh­tarı Hüseyin KURU, buranın tanıtımının yapılması için mücadele etmektedir.

Kaynak: Mustafa BOLGİ
Korgan Tarihi Coğrafyasının Altyapısı
“Korgan Tarihi Coğrafyası” ve mahalleler hakkında detaylı tarihi bilgilerin yanında yaşayan sülalelerle ilgili, kapsamlı geniş bilgiler içeren “Korgan Tarihi Coğrafyası” Kitabını almanızı öneririz.
Kitabı Satın Almak İçin

Mustafa BOLGİ {0539 412 11 80}

FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU (1)
Kanun Numarası : 5846
Kabul Tarihi : 5/12/1951
Resmî Gazete : 13.12.1951 / 7981
Bu yazı, Yazar Mustafa BOLGİ’den İzin alınarak yayınlanmıştır. İnternet sitemiz www.korganhaber.com kaynak gösterilerek yazının yayını yapılamaz. Yukarıda belirtilen kanun dışındaki eylemi gerçekleştiren, Yazar ve Yayın evinin uygulayacağı maddi ve hukuki yükümlülükleri peşinen kabul etmiş bulunur.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz